Tag psikoterapi

İktidarın Arzusal Ekonomisi

“Sermaye elbette ki kapitalistin veya daha ziyade kapitalist varlığın organsız bedenidir. Fakat böyleyken sadece paranın akışkan ve katılaşmış tözü değildir, çünkü paranın kısırlığına para üreten para biçimini verecektir. Organsız bedenin kendini yeniden-üretmesine, filizlenip evrenin en uzak sınırlarına kadar uzanmasına benzer… Continue Reading →

Bağlanma ve Sadakat

Gabriel Marcel’e göre, ahlaki ve etik anlamda bağlanmanın en somut örneği sadakattir. “Sadakat bir insanın ahlaki yapılanması açısından vazgeçilmez bir etki şifredir.” Sadakatin anlamlandırılmasındaki yanlış anlaşılmalar, sadakatin “itaat” ile karıştırılmasına sebebiyet vermiştir. Özellikle romantik ilişkilerde, kıskançlık dolayısıyla birbirini veya partneri… Continue Reading →

Yapay Zeka psikoterapist olabilir mi?

Yapay zeka psikoterapistlerin mesleğini elinden alabilir mi? Teknolojinin gelişim hızı gün geçtikçe artıyor; bedenli, sonlu ve bilinçli varlık olan insanın yeteneklerini birer birer elinden almaya başladı. Önümüzdeki yıllarda belki de birçok meslek, makinelerin insani zayıflıklardan arındırılmış yapay bilincine teslim edilip,… Continue Reading →

Neden? & Nasıl?

“Neden” diye sormak, başımıza gelenler için “neden”ler aramak oldukça doğal ve insana özgü. Bir şeylerin nedenlerini bulduğumuz veya bulduğumuzu sandığımız zaman kendimizi güvende hissederiz; belirsizlik ve bilinmezlikler her ne kadar yaşadığımız dünyanın kaçınılmaz unsurları olsa da, insan için bununla baş… Continue Reading →

Toplumsal Cinsiyet üzerine

“Filozoflar, teologlar, hukukçular, doktorlar, ahlakçılar ve eğitimciler kadınları tanımlama ve uygun davranışlarını tarif etme çabalarından bıkıp usanmadılar. Kadınlar, her şeyden önce sosyal konumları ve görevleriyle tanımlandı. Rousseau, Emile’in beşinci kitabında, kitaba adını veren kahramanı için kurguladığı kadın olan Sophie’yi yazmaya… Continue Reading →

Mazoşizmin Dişil Yönü

Psikiyatrist Richard von Krafft-Ebing etkin – saldırgan davranışı erkeğe atfetmekte, kadını ise edilgin-pasif konuma yerleştirmektedir. 1800’lü yıllarda bunun aksini düşünmek oldukça ilerici bir tavır olurdu. Patriyarkal düzenin kadın ve erkek için uygun gördüğü toplumsal cinsiyet rollerinin yarattığı toplumsal sistemde, elbette… Continue Reading →

Zamanda yolculuk yapmadan geçmişi değiştirebilir miyiz?

“Artık geçmişte kalmasına karşın, sadece yaşadıklarımız değil, yaptığımız hiçbir şey, sahip olduğumuz düşüncelerin, çektiğimiz onca acının hiçbirisi kaybedilmiş değildir; geçmişi biz yaratmıştık. Geçmişte yapmış ya da olmuş olmak, varolmanın bir başka, belki de en emin şekliydi.” Viktor E. Frankl –… Continue Reading →

Albert Camus – Absürt ve Başkaldırı

“Aynı biçimde ve donuk bir yaşamın bütün günlerinde, zaman alıp götürür bizi. Ama, bir gün gelir, bu kez de bizim zamanı taşımamız gerekir. Geleceğe dayanarak yaşarız: “yarın”, “ileride”, “iyi bir işim olunca”, “yaşlandıkça anlarsın”. Bu tutarsızlıklara hayran kalmamak elde değil,… Continue Reading →

Aşk Yanılgısı

Romantik ilişki içerisine girdiğimiz veya girmeyi planladığımız kişinin, bizi rahatsız eden, bize huzursuz hissettiren, kendimizi değersiz ve yetersiz hissetmemize sebep olan davranışlarına ve/veya söylemlerine maruz kaldığımızda; manipülatif ve patolojik bir kişilik olduğuna dair ufak sinyaller aldığımızda oradan koşarak uzaklaşmalıyız. Karşımızdaki… Continue Reading →

Semptom Üzerine

“Semptom”a dair tıpkı insana dair her konuda olduğu gibi öznel deneyimin önemine değinmek isterim: Bir kişinin semptomu ile ötekinin semptomu hiçbir zaman aynı değildir ve olamaz da. İkisi de dışarıdan bakıldığında aynı şekilde semptom gösteriyor olabilir. Mesela; evden çıkmadan önce… Continue Reading →

« Older posts

© 2025 Cansu Ayman