Günlük hayatın hengamesinde savrulurken, bir yandan da modern dünyanın ve teknolojinin doğurduğu yeni ilişkilenme biçimleri hakkında sık sık şikayetler dile getiriliyor. Hem kendi deneyimlerim, hem çevremdeki diğer kadınların deneyimleri, hem de sosyal medyada oldukça revaçta olan ilişkisel problemlere dair paylaşımlar… Continue Reading →
“Aynı biçimde ve donuk bir yaşamın bütün günlerinde, zaman alıp götürür bizi. Ama, bir gün gelir, bu kez de bizim zamanı taşımamız gerekir. Geleceğe dayanarak yaşarız: “yarın”, “ileride”, “iyi bir işim olunca”, “yaşlandıkça anlarsın”. Bu tutarsızlıklara hayran kalmamak elde değil,… Continue Reading →
“Peki beni mutlu eden şeyin mutlaka bir adı mı olması gerek? Aşkmış! Benim duygularımı binlerce zayıf ruhlunun yanlış kullandığı bir adla basitleştirmeyin! Benim hissettiklerimi başka kim hissetmiştir? Böyle bir varlık henüz var olmadı; ad nasıl duygudan önce var olabilir? Bu… Continue Reading →
“Bana istisnasız herkes kızıyor; kafalarındaki ‘ben’i bozduğum için. Ben onların hayallerinde tutarlıyım. Belki kendi hayalimde de tutarlıyım. Yaşarken bu iki tutarlılığın da dışındayım. Her şeyle sırasıyla alay ettiğim halde kendimi gülünç durumlarda buluyorum.” Oğuz Atay – Günlük Atay tam da… Continue Reading →
“Rezil İnsanların Yaşamı” Michel Foucault’nun taslak halinde kalmış, ‘keşke tamamlayabilseydi’ diye düşündürüp içimde buruk bir tat bırakan, insan varoluşu kadar kısa olan sayfalarına yitip gitmiş binlerce hayatı sığdıran muhteşem kitabı. Dünyadan bir anlık gelip gitmiş, talihsizlikleri nedeniyle iktidarla, yasayla, dinle… Continue Reading →
“Annem yatmak için yukarıya çıkarken yoluna dikildiğimde, benim kendisine koridorda tekrar iyi geceler dilemek üzere uyumayıp beklediğimi görünce, beni artık evde tutmayacaklar, ertesi gün yatılı okula vereceklerdi, bundan hiç kuşkum yoktu. Ne yapalım! Beş dakika sonra kendimi pencereden atmam gerekse… Continue Reading →
© 2025 Cansu Ayman —