“Sermaye elbette ki kapitalistin veya daha ziyade kapitalist varlığın organsız bedenidir. Fakat böyleyken sadece paranın akışkan ve katılaşmış tözü değildir, çünkü paranın kısırlığına para üreten para biçimini verecektir. Organsız bedenin kendini yeniden-üretmesine, filizlenip evrenin en uzak sınırlarına kadar uzanmasına benzer… Continue Reading →
Çok sevdiğim yönetmen ve senarist Charlie Kaufman’ın, çok etkilendiğim 2015 yapımı “Anomalisa” isimli filminden söz etmek istiyorum. (Aşağıdaki tırnak içerisine aldığım cümleler Byung-Chul Han’ın “Ötekini Kovmak” isimli kitabından alıntıdır.) Karakterimiz Michael Stone orta yaşlı bir motivasyon koçu ve yazardır. Başarılı… Continue Reading →
Günlük hayatın hengamesinde savrulurken, bir yandan da modern dünyanın ve teknolojinin doğurduğu yeni ilişkilenme biçimleri hakkında sık sık şikayetler dile getiriliyor. Hem kendi deneyimlerim, hem çevremdeki diğer kadınların deneyimleri, hem de sosyal medyada oldukça revaçta olan ilişkisel problemlere dair paylaşımlar… Continue Reading →
“Filozoflar, teologlar, hukukçular, doktorlar, ahlakçılar ve eğitimciler kadınları tanımlama ve uygun davranışlarını tarif etme çabalarından bıkıp usanmadılar. Kadınlar, her şeyden önce sosyal konumları ve görevleriyle tanımlandı. Rousseau, Emile’in beşinci kitabında, kitaba adını veren kahramanı için kurguladığı kadın olan Sophie’yi yazmaya… Continue Reading →
“Descartes’ın meşhur ‘varoluş kanıtı’ yani “Düşünüyorum öyleyse varım!” sözünün yerini, kitle iletişiminden ibaret çağımıza uygun şekilde güncellenmiş hali almış: “Görülüyorum öyleyse varım.” Beni ne kadar çok insan görebiliyorsa (ve görmeyi seçmeyi mümkünse) burada var oluşumun ispatı o kadar inandırıcıdır…” Zygmunt… Continue Reading →
Günümüz ilişkilerinin özneleri karşılıklı olarak Engin Geçtan’ın “Varoluş ve Psikiyatri” kitabında ifade ettiği gibi “ihtiyaç objesi”nden öteye gidemiyor. İçten ve samimi bir ilişkilenme sağlayabilmek, kalabalıkta iğne aramak gibi. Kendimizin bu sistemdeki rolü üzerine ve çağın bize sunduğu veya “dayattığı” var… Continue Reading →
“Rezil İnsanların Yaşamı” Michel Foucault’nun taslak halinde kalmış, ‘keşke tamamlayabilseydi’ diye düşündürüp içimde buruk bir tat bırakan, insan varoluşu kadar kısa olan sayfalarına yitip gitmiş binlerce hayatı sığdıran muhteşem kitabı. Dünyadan bir anlık gelip gitmiş, talihsizlikleri nedeniyle iktidarla, yasayla, dinle… Continue Reading →
© 2025 Cansu Ayman —