Cansu Ayman

Modern Yalnızlık: Herkesle ve Hiç Kimseyle

Günümüz ilişkileri çoğu zaman yüzeysel, geçici ve değersizleşmiş durumda. Situationship’lar, ghosting’ler, başkalarını nesneleştirme ve tüketim nesnesi gibi kullanma biçimleri, insanın derin bağ kurma kapasitesini kaybettiğini gösteriyor. Çevremiz çok insanla dolu olsa da, bu kalabalık çoğu zaman gerçek bir ilişki yaratmaz;… Continue Reading →

Erkekliğin Ürettiği Şiddet: Moosbrugger ve Incel Erkekliği

Robert Musil’in Niteliksiz Adam’ındaki Moosbrugger karakteri, modernitenin dışladığı, tanımlayamadığı bir erkekliğin temsili gibidir. Bir fahişeyi öldürmekle suçlanan bu “akıl hastası” figür, bireysel arzunun, toplumsal normların ve ahlaki düzenin çarpıştığı bir noktada durur. Günümüzün “incel” figürüyle karşılaştırıldığında, Moosbrugger’ın karakterinde şaşırtıcı derecede… Continue Reading →

Ötekilik’ten Monizm’e: Post-Hümanizm

Modern Batı felsefesi, uzun süre boyunca insanı aklın, bilincin ve iradenin merkezi olarak konumlandıran hümanist bir çerçevede gelişti. Ancak bu “insan” kavramı tarafsız değildi: tarihsel olarak beyaz, Batılı, rasyonel ve erkek bir özneye dayanıyordu. Böylece hümanizm yalnızca insanı merkeze almakla… Continue Reading →

The House of Yes: Travmanın Kara Komedisine Psikanalitik Bir Bakış

1997 yapımı “The House of Yes”, Wendy MacLeod’un aynı adlı tiyatro oyunundan sinemaya uyarlanmış çarpıcı bir filmdir. Hikâye, Şükran Günü’nde Marty’nin nişanlısını ailesiyle tanıştırmak üzere eve gelmesiyle başlar. Ancak ikiz kardeşi Jackie-O’nun varlığı, ailenin kapalı dünyasında bastırılmış sırların açığa çıkmasına… Continue Reading →

İktidarın Arzusal Ekonomisi

“Sermaye elbette ki kapitalistin veya daha ziyade kapitalist varlığın organsız bedenidir. Fakat böyleyken sadece paranın akışkan ve katılaşmış tözü değildir, çünkü paranın kısırlığına para üreten para biçimini verecektir. Organsız bedenin kendini yeniden-üretmesine, filizlenip evrenin en uzak sınırlarına kadar uzanmasına benzer… Continue Reading →

Woman in the Dunes

Japon sinemasının ve sinema tarihinin en nadide eserlerinden olan, adeta bir şiirin görselleşmesine bakıyormuşuz gibi sanatsal bir ifadeyle insanın ruhuna işleyen “Woman in the Dunes” (orijinal adı: Suna no Onna) filminden söz edeceğim. (Spoiler içerir) Film, böcek bilimci Niki Junpei’nin,… Continue Reading →

Bağlanma ve Sadakat

Gabriel Marcel’e göre, ahlaki ve etik anlamda bağlanmanın en somut örneği sadakattir. “Sadakat bir insanın ahlaki yapılanması açısından vazgeçilmez bir etki şifredir.” Sadakatin anlamlandırılmasındaki yanlış anlaşılmalar, sadakatin “itaat” ile karıştırılmasına sebebiyet vermiştir. Özellikle romantik ilişkilerde, kıskançlık dolayısıyla birbirini veya partneri… Continue Reading →

Anomalisa – “Ötekini Kovmak”

Çok sevdiğim yönetmen ve senarist Charlie Kaufman’ın, çok etkilendiğim 2015 yapımı “Anomalisa” isimli filminden söz etmek istiyorum. (Aşağıdaki tırnak içerisine aldığım cümleler Byung-Chul Han’ın “Ötekini Kovmak” isimli kitabından alıntıdır.) Karakterimiz Michael Stone orta yaşlı bir motivasyon koçu ve yazardır. Başarılı… Continue Reading →

“Mutlu Olmanın 5 Yolu”

“İnsanın dünyası çok boyutludur; onun tavırları da öyle. Bu çok boyutluluk ekseriya ürkütücüdür, çünkü, net ve kolay anlaşılır değildir. İnsanlar, kendileri için kaç ihtimalin olduğunu unutmayı tercih ederler.” Martin Buber – Ben ve Sen İnsan davranışlarını, duygularını ve ruhsallığını anlama… Continue Reading →

Kötülük Çiçekleri

19. yüzyılın en önemli Fransız şairlerinden Charles Baudelaire çocukluğundan itibaren oldukça pesimist biriydi; derin bir yalnızlık hissini ve iç sıkıntısını sürekli duyumsamaktaydı. Acı ve üzüntü verici deneyimler sonrasında hayatın anlamsız ve ızdırap dolu oluşunu içselleştirmişti. Varoluşçu düşünürlere göre gündelik hayatın… Continue Reading →

« Older posts

© 2025 Cansu Ayman