“Sermaye elbette ki kapitalistin veya daha ziyade kapitalist varlığın organsız bedenidir. Fakat böyleyken sadece paranın akışkan ve katılaşmış tözü değildir, çünkü paranın kısırlığına para üreten para biçimini verecektir. Organsız bedenin kendini yeniden-üretmesine, filizlenip evrenin en uzak sınırlarına kadar uzanmasına benzer… Continue Reading →
Japon sinemasının ve sinema tarihinin en nadide eserlerinden olan, adeta bir şiirin görselleşmesine bakıyormuşuz gibi sanatsal bir ifadeyle insanın ruhuna işleyen “Woman in the Dunes” (orijinal adı: Suna no Onna) filminden söz edeceğim. (Spoiler içerir) Film, böcek bilimci Niki Junpei’nin,… Continue Reading →
Gabriel Marcel’e göre, ahlaki ve etik anlamda bağlanmanın en somut örneği sadakattir. “Sadakat bir insanın ahlaki yapılanması açısından vazgeçilmez bir etki şifredir.” Sadakatin anlamlandırılmasındaki yanlış anlaşılmalar, sadakatin “itaat” ile karıştırılmasına sebebiyet vermiştir. Özellikle romantik ilişkilerde, kıskançlık dolayısıyla birbirini veya partneri… Continue Reading →
Çok sevdiğim yönetmen ve senarist Charlie Kaufman’ın, çok etkilendiğim 2015 yapımı “Anomalisa” isimli filminden söz etmek istiyorum. (Aşağıdaki tırnak içerisine aldığım cümleler Byung-Chul Han’ın “Ötekini Kovmak” isimli kitabından alıntıdır.) Karakterimiz Michael Stone orta yaşlı bir motivasyon koçu ve yazardır. Başarılı… Continue Reading →
“İnsanın dünyası çok boyutludur; onun tavırları da öyle. Bu çok boyutluluk ekseriya ürkütücüdür, çünkü, net ve kolay anlaşılır değildir. İnsanlar, kendileri için kaç ihtimalin olduğunu unutmayı tercih ederler.” Martin Buber – Ben ve Sen İnsan davranışlarını, duygularını ve ruhsallığını anlama… Continue Reading →
19. yüzyılın en önemli Fransız şairlerinden Charles Baudelaire çocukluğundan itibaren oldukça pesimist biriydi; derin bir yalnızlık hissini ve iç sıkıntısını sürekli duyumsamaktaydı. Acı ve üzüntü verici deneyimler sonrasında hayatın anlamsız ve ızdırap dolu oluşunu içselleştirmişti. Varoluşçu düşünürlere göre gündelik hayatın… Continue Reading →
Psikanalist Yavuz Erten’in “Psikanaliz Yazıları – Yalnızlık” isimli Bağlam Yayınları’ndan çıkan kitap içerisindeki makalesinin bir bölümünü paylaşmak istiyorum. Erten’in psikanalizin derinliğini ve içe bakışa yönlendiren perspektifini en güzel şekilde kullandığı kalemiyle bu makale, yalnızlığa dair okuduğum en açıklayıcı içeriklerden birisi… Continue Reading →
Yapay zeka psikoterapistlerin mesleğini elinden alabilir mi? Teknolojinin gelişim hızı gün geçtikçe artıyor; bedenli, sonlu ve bilinçli varlık olan insanın yeteneklerini birer birer elinden almaya başladı. Önümüzdeki yıllarda belki de birçok meslek, makinelerin insani zayıflıklardan arındırılmış yapay bilincine teslim edilip,… Continue Reading →
Günlük hayatın hengamesinde savrulurken, bir yandan da modern dünyanın ve teknolojinin doğurduğu yeni ilişkilenme biçimleri hakkında sık sık şikayetler dile getiriliyor. Hem kendi deneyimlerim, hem çevremdeki diğer kadınların deneyimleri, hem de sosyal medyada oldukça revaçta olan ilişkisel problemlere dair paylaşımlar… Continue Reading →
“Neden” diye sormak, başımıza gelenler için “neden”ler aramak oldukça doğal ve insana özgü. Bir şeylerin nedenlerini bulduğumuz veya bulduğumuzu sandığımız zaman kendimizi güvende hissederiz; belirsizlik ve bilinmezlikler her ne kadar yaşadığımız dünyanın kaçınılmaz unsurları olsa da, insan için bununla baş… Continue Reading →
© 2025 Cansu Ayman —