Tag insanvetoplum

İktidarın Arzusal Ekonomisi

“Sermaye elbette ki kapitalistin veya daha ziyade kapitalist varlığın organsız bedenidir. Fakat böyleyken sadece paranın akışkan ve katılaşmış tözü değildir, çünkü paranın kısırlığına para üreten para biçimini verecektir. Organsız bedenin kendini yeniden-üretmesine, filizlenip evrenin en uzak sınırlarına kadar uzanmasına benzer… Continue Reading →

Anomalisa – “Ötekini Kovmak”

Çok sevdiğim yönetmen ve senarist Charlie Kaufman’ın, çok etkilendiğim 2015 yapımı “Anomalisa” isimli filminden söz etmek istiyorum. (Aşağıdaki tırnak içerisine aldığım cümleler Byung-Chul Han’ın “Ötekini Kovmak” isimli kitabından alıntıdır.) Karakterimiz Michael Stone orta yaşlı bir motivasyon koçu ve yazardır. Başarılı… Continue Reading →

Yapay Zeka psikoterapist olabilir mi?

Yapay zeka psikoterapistlerin mesleğini elinden alabilir mi? Teknolojinin gelişim hızı gün geçtikçe artıyor; bedenli, sonlu ve bilinçli varlık olan insanın yeteneklerini birer birer elinden almaya başladı. Önümüzdeki yıllarda belki de birçok meslek, makinelerin insani zayıflıklardan arındırılmış yapay bilincine teslim edilip,… Continue Reading →

Duyguların cinsiyeti yoktur.

Günlük hayatın hengamesinde savrulurken, bir yandan da modern dünyanın ve teknolojinin doğurduğu yeni ilişkilenme biçimleri hakkında sık sık şikayetler dile getiriliyor. Hem kendi deneyimlerim, hem çevremdeki diğer kadınların deneyimleri, hem de sosyal medyada oldukça revaçta olan ilişkisel problemlere dair paylaşımlar… Continue Reading →

Neden? & Nasıl?

“Neden” diye sormak, başımıza gelenler için “neden”ler aramak oldukça doğal ve insana özgü. Bir şeylerin nedenlerini bulduğumuz veya bulduğumuzu sandığımız zaman kendimizi güvende hissederiz; belirsizlik ve bilinmezlikler her ne kadar yaşadığımız dünyanın kaçınılmaz unsurları olsa da, insan için bununla baş… Continue Reading →

Toplumsal Cinsiyet üzerine

“Filozoflar, teologlar, hukukçular, doktorlar, ahlakçılar ve eğitimciler kadınları tanımlama ve uygun davranışlarını tarif etme çabalarından bıkıp usanmadılar. Kadınlar, her şeyden önce sosyal konumları ve görevleriyle tanımlandı. Rousseau, Emile’in beşinci kitabında, kitaba adını veren kahramanı için kurguladığı kadın olan Sophie’yi yazmaya… Continue Reading →

Mazoşizmin Dişil Yönü

Psikiyatrist Richard von Krafft-Ebing etkin – saldırgan davranışı erkeğe atfetmekte, kadını ise edilgin-pasif konuma yerleştirmektedir. 1800’lü yıllarda bunun aksini düşünmek oldukça ilerici bir tavır olurdu. Patriyarkal düzenin kadın ve erkek için uygun gördüğü toplumsal cinsiyet rollerinin yarattığı toplumsal sistemde, elbette… Continue Reading →

Görülüyorum öyleyse varım!

“Descartes’ın meşhur ‘varoluş kanıtı’ yani “Düşünüyorum öyleyse varım!” sözünün yerini, kitle iletişiminden ibaret çağımıza uygun şekilde güncellenmiş hali almış: “Görülüyorum öyleyse varım.” Beni ne kadar çok insan görebiliyorsa (ve görmeyi seçmeyi mümkünse) burada var oluşumun ispatı o kadar inandırıcıdır…” Zygmunt… Continue Reading →

“Next” Çağı

Günümüz ilişkilerinin özneleri karşılıklı olarak Engin Geçtan’ın “Varoluş ve Psikiyatri” kitabında ifade ettiği gibi “ihtiyaç objesi”nden öteye gidemiyor. İçten ve samimi bir ilişkilenme sağlayabilmek, kalabalıkta iğne aramak gibi. Kendimizin bu sistemdeki rolü üzerine ve çağın bize sunduğu veya “dayattığı” var… Continue Reading →

© 2025 Cansu Ayman